15 Ekim 2010 Cuma

Yatakta gözlerimi tavama diktiğimde gördüğüm gölgelerim vardı benim.Kendi hayatımın

 yönetmeniydim duvarımda. Gölgelerin arasından kopup hayata gözlerimi açmanın zorluğunu

yaşardım her sabah.artık klasikleşen hayatıma biraz renk getirebilmeyi başaran arkadaşlarımı

 görmek çokta heyecanlandırmazdı yani beni.Benim yerim değil buralar.ait olduğum yer çok

farklı buralardan.öyle gökyüzüne çıkıp bulutlarda dolaşmak değil benim yerim.siz duvar,

 tavan dersiniz ama benim ben hissettiğim tek yer orası.

Arada sırada gözlerim biraz daha

soldaki lambaya kayar.Uzun süre baktığımda gözlerimde biraz yanmayla birlikte değişir

şekillerim suyun içindeki yağ damlaları gibi dağılırlar.Tekrar birleştiklerinde ise artık

altlarında bir de su vardır.yani ışık.işte ben burada yazı yazarken bir kedi başkasının duvarın

 atladı. … hmmmmmm …evet …bizim kedi,kaçmış yine.onu buraya ait tutamam

 kendimi yaşamıma ait tutamadığım gibi.güle güle kedicik.umarım yeni yaşamında mutlu olabilirsin.Ama ben yinede özliycem seni

  

13 Ekim 2010 Çarşamba

serin sokak

Ulaşmıştı sonsuzluğun bağrındaki sevgisine
Şimdi en güzel şarkıyı dinliyordu
Görmeden gözleri kulaklarıyla ilerliyordu
Serindi sokak
Üşümüştü
İlerledikçe siliniyordu vücudu
Asıl olan çıkmaya başladı içinden
Sonunda bitti
Artık sadece parlaklık vardı
Kör edici sağır edici parlaklık
Serin sokak değil gazab vardı
Hükmün gölgesinde